National Geographic Gökevi (Planetaryum) oyuncak olmasa, yıldızları görmek için akşam olmasını beklemek zorundayız. Işıklı gök cisimlerinin göz kırpmalarını ve kuyruklu yıldızlara bakarak dilek tutma ihtiyaçlarımızı erteleriz. Hem sonra takım yıldızı ile kendi hayal gücümüzü kullanmayı biraz beklememiz gerekiyor.
Bir kere plenetaryum oyuncağın şekli şemali, çizgi filmlerde görmeye alıştığımız uzay gemilerinden pek farkı yok. Çalışmaya başladığı zaman da tıpkı ufo’lar gibi dönmeye başlıyor. Hazır kendi halinde dönerken tavanı yıldızlarla boyamaya hazırlanıyor. Bir anda yıldızlar göz kırpmak için harekete geçiyor. Takımyıldızları bizden izin almadan gökyüzündeki yerlerini alıyorlar.
Bütün bunlar olurken oyuncaktan bir ses duyuluveriyor. Dış ses bizi astronomi hakkında bilgilendirmek isteyen öğretmenler gibi konuşuyor. Üstelik ders boyunca durmadan anlatıyor, meğer ne çok şey biliyormuş! Gözlerimiz tavanda yani gökyüzünde dolaşırken, kulağımız hiç durmadan ilerleyen seste oluyor. Söyledikleri kimi zaman bize masal gibi gelse de, ders sırasında hiçbirimizin uykusu gelmiyor. Çünkü dış ses bize gizemli uzay hakkında kimsenin bilmediği bilgiler veriyor. Onun anlattıklarını bitirmesini pek istemiyoruz ama, bitiyor.
National Geographic Oyuncak Eksi Yönleri: Astronomi hakkında bilgiler veren sesin ses tonu hiç değişmiyor, hep aynı şekilde ilerliyor. Bu da çabucak dikkatimizin dağılmasına neden oluyor.
Duvarda yansıtılan görüntü pek net değil. Bu da yıldızları seçmemizi zorlaştırıyor.
National Geographic Oyuncak Eksi Yönleri: Astronomi hakkında bilgiler veren sesin ses tonu hiç değişmiyor, hep aynı şekilde ilerliyor. Bu da çabucak dikkatimizin dağılmasına neden oluyor.
Duvarda yansıtılan görüntü pek net değil. Bu da yıldızları seçmemizi zorlaştırıyor.
Posted in: astronomi,gökevi,national-geographic,oyuncak,plenetaryum,uzay
0 yorum:
Yorum Gönder
Teknoloji ile ilgili yazı hakkındaki, görüşlerini veya Google'da arayıpta bulamadığın konuyu yazmaya başla!
[Yorumum cevabı e-postama gelsin: Çocukca Teknoloji E-posta Üyeliği